12 Eylül 2019 Perşembe

Bektaşilik Mevlevilik Masonluk

Amsterdam'da Ritman adını taşıyan bir kütüphane var. Yanına yaklaştığınızda asıl isminin Hermetik Felsefenin Kütüphanesi olduğunu görürsünüz. Altı başlı heykel ile anılan bu binanın kapısına vardığınızda Yaşayan Kitapların Evi'ne geldiğinizi fark edersiniz. Kapıdan içeri girdiğinizde ise Hür Düşüncenin Temsilciliği'ne hoş geldiniz (1). İşte, geçenlerde, bu hür düşüncenin temsilcisi olan ve Hermetik felsefenin eserlerini barındıran, yanısıra içindeki yaşayan kitaplarıyla tanınan altı başlı eve sahip kütüphanenin önünden geçtim. 

    En çokta bir kuyu gibi resmedilmiş, her tarafı küçük balkonlarla kaplı ve içlerinde anlamsız yüzlü insanların baktığı çukurda, birbirine yanaşmış iki ürkek insanı gösteren resme eyvah'landım. Yaşadığı maddi sorunlardan dolayı uzun süre kapalı kalmış kütüphane yeniden açılmış ve üstelik bol görsellerle donatılmış bir müzeyi de bünyesine ekleyerek geri dönmüştü demek.

    Kütüphane bölümünde gezinirken, yıllar önce elime geçen, içeriğine hızla göz attığım, fakat anlam vermekte zorlandığım bir kitap geldi aklıma; Mani'den Katarlar'a, eski Mısır'dan Gnostikçiler'e, Tapınak Şövalyalerin'den Masonlar'a ve daha nice kenarda kalmış insana dair kütüphanede yolunu kaybetmiş yüzler sebeb oldu, belki... Ama nafile, eskilerde denildiği gibi, taifenin adı hiçbir yerde yoktu; ne raflardan size bakan kitaplarda ne de kataloglarda göz kamaştıran başlıklarda.

    Henüz 1988 yılında kültür ve edebiyat konusunda çalışmalarıyla tanınmış fakat asıl mesleği hukukçu olan Nevzad Odyakmaz (1923-2014) ilginç bir başlıkla bir kitap yayınladı: Bektaşilik, Mevlevilik, Masonluk (2). Başlığın ilk esnada taşıdığı gerilime takılmayasınız. Kitap, oldukça sade ve durgun bir içeriğe sahip; yazar, farklı konular altında üç grubun temel özelliklerinin özetini yan yana vermekle yetinmiş. Neden bu yöntemi seçtiğine dair ne bir önsöz ne de bir sonsöz olmadığından, yorumu okuruna bırakmış.

    Kendisiyle 2001 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nde yapılan bir röportajda bu tercihini şöyle izah etmiş: ''Her birinin düşünce ve inanç dizgesini ayrı ayrı anlatmayı yeğledim. Orneğin, Bektaşîliğin Felsefesi, Mevlevîliğin Felsefesi, Masonluğun Felsefesi. Bektaşîlikte Din, Mevlevîlikte Din, Masonfukta Din. Bektaşîlerde Evrensellik ve Kardeşlik, Mevlevîlerde Evrensellik ve Kardeşlik, Masonlarda Evrensellik ve Kardeşlik. Bektaşîlerde Aşamalar, Mevlevîlerde Aşamalar, Masonlarda Aşamalar gibi. Aralarındaki bağı, benzerlikleri ve etkileşimi okurun değerlendirmesine bıraktım; yorumlarda bulunmayı gereksiz buldum.'' (Ulviye Alpay, Nevzad Odyakmaz'la "Bektaşîlik, Mevlevîlik, Masonluk" üzerine", Cumhuriyet Kitap Eki, 12 nisan 2001)

    Muhakkak ki, Bektaşilik ve Mevlevilik gibi hemen hemen aynı dönemde ve birbirine çok uzak olmayan yerlerde ortaya çıkmış iki tarikatı izlemek, elbette farklılıklarını da unutmadan, oldukça öğretici olabilir. Fakat, çok daha geç bir tarihte Avrupa'da kurulmuş ve ancak 19. yüzyılın son döneminde Osmanlı topraklarında kendisini göstermiş Masonluğu bu halkaya dahil etmek, fazlasıyla izah gerektirir. Üstelik aralarında göz ardı edilemeyecek çok ciddi bir sosyolojik ayrım da bulunuyorsa.

    Yine de, ne kadar farklı olurlarsa olsunlar, bu üç oluşumu, Odyakmaz'ın yaptığı gibi birlikte ele almak için önemli bir neden öne sürülebilir. Bu da, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla geçişte Osmanlı İmparatorluğunun merkez şehirlerinde yaşanan politik ortam içerisinde aranmalıdır: örneğin İstanbul, Selanik, İzmir veya Bursa'da. Maalesef, yazarın işlemediği, yanından bile geçmediği, tek konu başlığı da budur. Böyle bir çalışmanın bıraktığı beklenti karşısında, bu eksiklik, sahiden biraz fazla dikkat çekicidir.

    Oysa tam da bu kritik dönemeçte Mason derneği üyelerinin her iki tarikatla geliştirdikleri ilişikilere dair -elbette tersi durum da geçerlidir- epey bir iddia ve suçlama vardır. Bu buluşmaların yaşanan siyasi gelişmeler üzerinde etkisinin olup olmadığı bir kenara, birtakım isimlerin ötesinde tarikatların genelinini kapsayıp kapsamadığı da henüz bir tartışma konusudur.

    Bu iddialar, yanlızca spekülatif tarih-siyaset uğraşına meraklı kişiler tarafından dillendirilmez. Örneğin İrène Mélikoff gibi Alevi çalışmalarında önemli bir isim de, bu konuda kenera atılmayacak şeyler yazmış olanlardan biridir. Ona göre Bektaşilerle (kastedilen Babagan koludur) Masonların buluşması oldukça doğaldı, çünkü Bektaşiler ''her zaman serbest görüşlü (liberal) ve kural dışı insanlar olarak'' biliniyorlardı (Uyur İdik Uyardılar, İstanbul: Cem Yayınevi, 1994, s. 228). Haliyle, onlarla aynı düşünceleri paylaşan Masonlara ilgi duymuş olmaları ve 19. yüzyılın sonundan itibaren birçok önde gelen kişinin hem Bektaşi hem de Mason olması tesadüf değildi. Mélikoff, biraz daha ileri giderek Bektaşilik'teki birçok geleneğin Masonlar'dan etkilendiğini de belirtmiştir (s. 232).

    Mélikoff 'un aksine, bir Bektaşi babası olan Bedri Noyan Dedebaba Bütün Yönleriyle Bektaşilik ve Alevilik (VII Cilt, Ankara: Ardıç Yaynları, 2006) adlı çalışmasında iki grup arası ilişkiyi tamamen red etmiştir: ''Bektaşiliğin Masonlukla hiçbir ilgisi yoktur. Konuyu ele alışımın sebebi, yayınlanmış kitaplardan okuduğum masonik düşünce ve ritüelleri ile bazı hususların sanki Bektaşilikten alınmış gibi tıpa tıp benzerlik arz etmesidir.'' Yazara göre, ''güzel ve doğru olan, iyi ve insanca olan her düşünce çeşitli din ve mezheplerde, çeşitli derneklerde elbet benzerlik gösterecektir.'' (s. 641)

    Buna rağmen, görüntüyü karmaşıklaştıran tarikatların geleneksel yapısı değil, bu tür dönemlerde dergâhlara farklı kapılardan girip çıkan insanların çeşitliliğidir: Namık Kemal, Rıza Tevfik, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi'den Talat Paşa'ya ve daha birçoklarına kadar (3). Bu silsilede Alman Rudolf von Sebottendorf'u da unutmamak gerekir. Nasyonal Sosyalizm'in ortaya çıkışında rol oynamış bu kişi, 1. Dünya Savaşı'ndan önce uzun dönem Türkiye'de kalmış, Bursa'lı bir toprak ağası olan Hüseyin Paşa ve Yahudi kökenli Turmudi ailesi aracılığıyla Masonluk ve Bektaşilik'le tanışmıştı. Bektaşi geleneklerinden o kadar etkilenmiş olacak ki, büyük savaştan kısa bir süre sonra Almanya'da Die Praxis der alten türkischen Freimauerei (Eski Türk Mason Geleneği) adlı bir kitap yayınladı. Von Sebettendorf, sıradan bir insanın bu tür tarikatlar aracılığıyla mükemmel bir dönüşüm yaşayabileceği tecrübesini, Alman ırkının fertleri için de geçerli kılınabileceğine inanmaktaydı.



    Odyakmaz, bunca emek verdiği çalışmasında, işin bir de bu halkasını muhakkak dahil etmeliydi. Bunun yerine, Bektaşilik, Mevlevilik Masonluk çalışmasının 2005'de yapılan 4. baskısında, ilginç bir ekleme yapılarak, başlık, Bektaşilik, Alevilik, Mevlevilik, Masonluk olarak değiştirilmiştir. Alevilik, kitabın sonunda ancak bir bölümle yerini bulabilmiştir. Yazar, bu baskıya yazdığı önsözde Aleviler'i dahil etmesinin sebebi olarak insan sevgisini göstermiştir: ''Bu nedenle her üç tarikatın ve oluşumun, ayrıca kitapta dipnot olarak açıklanan ve kitabın bu baskısında sonuna eklenen sözlük ve şiirlerle belirtilen Aleviliğin ereği özdeştir.'' Böylelikle, yanlızca eserinin içeriğini fazlasıyla zorlamakla kalmamış, ilk üç baskıda birazcıkta olsa koruduğu gizemli hali de ortadan kaldırmıştır.

    Şurası açıktır ki, oldukça tanıdık bir tarikat profiline sahip Bektaşilik ve Mevlevilik, 19. yüzyıldan itibaren, belki biraz da Masonlara özenerek, siyasete dahil olmak istemiş ve yaşanan sorunların ve toplumsal dönüşümlerin üstesinden gelmeye çalışmışlardır. Başarılı olmuşlar mıdır? Her ikisi açısından buna ''evet'' demek çok zor. Henüz Cumhuriyet kurulduktan birkaç yıl sonra dini sorumluların ''işlerine'' son verilmiş, dergâhlar ellerinden alınmış ve mekanları birer müzeye dönüştürülmüştür. Tarikatların temsilcilerinin kaderleri, ne kadar aksi yönde çabalamış olsalar dahi, son Osmanlı hanedanı ile bir olmuştur.

    Onlardan geriye kalan küskün dede ve babaların fotoğrafları ise tıpkı Hür Düşüncenin Temsilciliği'nin müzesinde asılı gizemli resimlerdeki insanlara benzer. Tümünde bir ciddiyet, bir düşünce hali ve birazda eksik kalmış bir şeyler sizi izler.



Referanslar:

1. Ritman Kütüphanesi hakkınde bilgi için bkz. https://www.ritmanlibrary.com/

2. Bkz. Nevzad Odyakmaz, Bektaşilik, Mevlevilik, Masonluk, İstanbul: İnkilap Kitabevi, 1988

3. Bu ilişkilerle ilgili daha fazla bilgi için bkz. Hülya Küçük, Kurtuluş Savaşı'nda Bektaşiler, İstanbul: Kitap Yayınevi, 2003.